Celal Şengör ve Naci Görür'den Sonra Kandilli Rasathanesi'nden de Korkutan Uyarı Geldi!

Celal Şengör ve Naci Görür'den Sonra Kandilli Rasathanesi'nden de Korkutan Uyarı Geldi!

Ünlü deprem bilimcilerin açıklamalarından sonra Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden korkutan açıklama geldi. Enstitü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener 'her an 7’lik deprem olabilir' dedi. İşte detaylar…

Ünlü deprembilimcilerinin ülkede yaşanan deprem gerçeğini gözler önüne seren açıklamaları üzerine Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden korkutan açıklama geldi.

GÖLCÜK DEPREMİNİN 24. YILDÖNÜMÜNDE KORKUTAN AÇIKLAMA GELDİ!

1999 Gölcük depreminin 24. yıl dönümü nedeniyle Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşma yapan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, “Kimi bölgelerde 2 bin, 2 bin 500 yıl bekleyen enerji biriktiren faylar var. Dolayısıyla Türkiye'nin herhangi bir yerinde 7’lik bir deprem yaşama ihtimalimiz var. Yani sismik boşluklar var.” dedi.  Açıklamalarında Türkiye’de her an deprem olabileceğini belirten Özener, “Neredeyse her hafta 4 ile 4,9 arasında bir depremimiz var. 1,5 ayda bir 5 ile 5,9; ortalama 1,5 yıl sürede 6 ile 6,9 arasında depremimiz var ve ortalama 6,2 yıl içinde 7’nin üzerinde deprem bu coğrafyada maalesef yaşanıyor.” İfadelerini kullandı.  Açılış konuşmasında dikkat çeken mesajlar veren Prof. Dr. Haluk Özener, Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu hatırlatarak, “Deprem çözümü yapılan sayılara bakarsanız, 2023 yılında özellikle yaşamış olduğumuz iki büyük depremden sonra artçı şoklarla birlikte bugün itibarıyla 46 binin üzerinde deprem meydana geldi” dedi.

ÖZENER, MARMARA DENİZİNDEKİ SİSMİK HAREKETLİLİK HAKKINDA BİLGİ VERDİ!

Marmara denizinde ki sismik hareketliliği anlatan Özener, “Marmara’da da 3’ün üzerinde 3 bin 500 tane deprem meydana geldi. Yani yaklaşık her yıl 30’un üzerinde ya da 30 civarında 3’ün üzerinde deprem var Marmara Bölgesi’nde. 2000 yılında, bazı yıllarda 900, bazı yıllarda 600’ün üzerinde Marmara Bölgesi’nde deprem oluyor. Marmara Denizi için de geçenlerde 3,6’lık bir deprem olduğu zaman ‘Acaba bu büyük bir depremin sinyalleri mi, sesleri mi’ gibi bir algı oluştu. Bu, Marmara’nın doğal sismik aktivitesi içerisinde. Bu hiçbir zaman şu demek değildir. Yani 3,6’lık depremin hemen ardından 7’lik deprem getirecektir algısı çok doğru değil. Bununla birlikte Marmara Denizi içinde de büyük bir deprem beklentisi olduğu gerçeğini unutmamak lazım.” İfadelerine yer verdi

"5,5’İN ÜZERİNDE DEPREM ÜRETEİLECEK 500’E YAKIN DİRİ FAYIMIZ VAR”

Özener, Türkiye’de bulunan faylara dikkat çekerek, “MTA’nın hazırlamış olduğu diri fay haritasına göre 5.5’in üzerinde deprem üretebilecek 500’e yakın diri fayımız var. Yalnız bu faylar bildiğiniz gibi kimi çok sık deprem üretiyor, kimi de biraz daha uzun süre geçmesi gerekiyor, deprem tekrarlama durumları farklı olduğu için. Bazen de hiç deprem olmayacağını düşündüğünüz, çok sağlam olduğu iddia edilen bölgelerde de örneğin Konya’da da deprem olabiliyor. Aslında burada da bir deprem olduğuna göre bir fay var fakat o fay yeryüzünde bir izi olmadığı için daha önce tespit edilememiş. Dolayısıyla bu, diri fay haritasına işlenmemiş oluyor. Türkiye’nin bazı bölgelerinde 2 bin, 2 bin 500 yıldır bekleyen ve enerji biriktiren faylar olduğuna dikkat çeken Özener, “Dolayısıyla Türkiye'nin herhangi bir yerinde 7'lik bir deprem yaşama ihtimalimiz var. Yani sismik boşluklar var. Marmara'ya baktığımız zaman Kuzey Anadolu fayı içinde kırılmamış 130 kilometrelik yaklaşık bir alan var Marmara Denizi içerisinde. Doğu Anadolu’da da farklı kırılmayan yerler var. Türkiye'de Kuzey Anadolu fayı üzerinde Yedisu segment dediğimiz Marmara sismik boşluğu, Doğu Anadolu üzerinde de sismik boşluklar var. Bunlar deprem tekrarlama aralıklarını doldurdukları zaman bu depremleri maalesef biz yaşayacağız” dedi.

"DEPREM RİSKİNİ EN AZA İNDİREBİLMEK İÇİN ÇABA GÖSTERMEMİZ LAZIM"

Toplantıda konuşma yapan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat, “Bölgenin deprem tehlikesi var. Dolayısıyla bununla ilişkili çok fazla bir şey söylemektense oluşacak depremin risklerini en aza indirebilmek için çaba göstermemiz lazım. Bu çabayı da bütünleşik bir şekilde göstermemiz lazım. Yani yerel yönetimlerden başlayıp merkezi yönetim, STK’lar, mahalle örgütleri ve vatandaşlar olarak hep birlikte bu riski azaltmak için çalışmalar yapmamız gerekir. Biz depremin ve ne büyüklükte olabileceğini belirli bir hata payı içinde verebiliyoruz. Fakat ne zaman olabileceğini söylememiz söz konusu değil. Depremin tehlikesi var. Buradan çıkaracağımız mesaj, muhakkak ve muhakkak şehirlerimizi deprem dirençli hale getirmemiz lazım. İkinci mesaj da eğer bu coğrafyada yaşayacaksak, afetlere hazırlıklı ve dirençli bir toplum haline gelmek lazım.” dedi.

NACİ GÖRÜR “İSTANBUL’DAKİ 14 BARAJIN 7’Sİ ÇOK TEHLİKELİ”

Jeolog ve Deprem Bilim Uzmanı Naci Görür İstanbul’da beklenen depreme dikkat çekerek, “Depremde İstanbul’da 14 barajın, 7'si çok tehlikeli. Yani bu depremi çıkartır veya çıkartmaz. Ayrıca İstanbul'da en az 100 milyon ton atık çıkar. Bunları şimdiden, uluslararası yöntemlere göre nasıl bertaraf edeceğiz? Nasıl bunları ortadan kaldıracağız? Nasıl geri dönüşüme tabii tutacağınızın planlanması lazım” ifadelerine yer verdi.

“TAM OLARAK İSTANBUL DEPREME HAZIR DEĞİL”

Bakırköy Florya’da düzenlenen ‘Afete Dayanıklı Şehir 17 Ağustos Anma Programı’ panelinde konuşmacı olarak katılanla arasında Prof. Dr. Naci Görür’de yer aldı. Görür, İstanbul depremi ile ilgili konuşmasında, “İstersek sahaya inip İstanbul'u depreme hazırlamaya başlayabiliriz. Zaten ben merak ediyorum. Niye bekliyoruz ki? Sürekli proje, proje, proje, proje, bütün raflar doldu proje. Dünyada en fazla deprem hazırlık projesi yapan Türkiye'dir eminim. Öyle İstanbul bakir bir yer değil. Yani depremle ilgili hazırlığın yapılmadığı yer değil. 1999'dan bu yana gerçekten İstanbul'da inanılmaz derecede depreme hazırlık çalışmaları yapıldı. Ama sonuç daha tam olarak İstanbul depreme hazır değil. Yapılması gerekenlerin yanında daha az. Onun için İstanbul'da sıfır çalışma diye bir şey yok.”dedi.

“Hükümetin deprem olmadan risk yönetiminin uygulanmaya başlanacağını belirten Görür, “Bu hükümet ilk kez 2006 yılında dedi ki: 'Bundan sonra biz depremin olmasını beklemeden, biz özellikle risk yönetimini uygulamaya başlayacağız. Deprem gelmeden önce zarar azaltıcı çalışmalar yapacağız.' Doğru olan çağdaş olan bu. İstanbul için gelin özel bir kanun çıkartalım. Bu özel olması gerekmiyor. Bütün deprem hazırlığına girilmiş kentlerde deprem ve hazırlama adını öyle koyalım. Kanunu çıkartalım. Şimdi o kanunla birlikte siz ne tür zorlukla karşılaşıyorsanız işte Türkiye Büyük Millet Meclisi onu çözün. Yani çok zor bir şey değil. İnsanlarımız ölmesin diye lütfen bunu da yapın” dedi.

“BÜYÜK DEPREMLERİN ARTIK OLUŞMAYA BAŞLAYACAĞI DÖNEMLERE GİRİYORUZ”

“Halkı muhakkak bu işin içine sokacaksınız. Halk da bu güç içerisine üçlü olarak girecek. Eğer İstanbullu deprem kültürüne, bilgisine bilincine bilgi ve birikimine haiz değilse İstanbul'u depreme asla hazırlayamazsınız. İstanbul'daki insanlarımızın, eğer ki deprem kültürü olsa, bilinci olsa, burada kaçak göçek bina yapılmaz. Halkın bu işe sahip çıkması lazım. Depreme halk sahip çıkmaz, talep etmezse yerel ve merkezi yönetimlerden siz bu depremi hazırlanmayı unutun, hepimizin ömrü bu asır süresince depremlerde on biner on biner, elli biner, elli biner gömeriz insanları bize. Bunu şaka etmiyorum. Çünkü gelecek periyodun nasıl geleceği belli. Öyle bir periyotta yaşıyoruz ki büyük depremlerin artık oluşmaya başlayacağı dönemlere giriyoruz. İSKİ’nin barajlarında ben de hasbelkader görev yaptım. Teknik üniversiteden ekibe de ince sondajlarla çalışma yapıyorduk. 14 tane barajın 7'si çok tehlikeli. Yani bu depremi çıkartır veya çıkartmaz. Ayrıca İstanbul'da en az yüz milyon ton atık çıkar. Atık dediğim olur. Bunun için de asbest de dahil, parlayıcı, patlayıcı, toksin, kimyevi maddelerin hepsi. Bunları kaldıracağız? Nasıl geri dönüşüme tabii tutacağınızın planlanması lazım” dedi.

"TABİATLA DİDİŞEMEZSİN"

17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde yaşamını yitirenler anılırken, İstanbul’dan taşınma kararı alan Prof. Dr. Celal Şengör açıklama yaptı. Depremle ilgili konuşan Şengör, “Her şeyi İstanbul'da biriktirirsen, Türkiye'nin başı derde girer” dedi. KAFA Tv’ye konuşan Şengör, “1999'da ders almayan, 1939'da ders almayan millet, ne değişti ki şimdi ders alsın. Tabiatla didişemezsin. Tabiata yalan söyleyemezsin. En büyük güvenlik sorunu milletçe doğruyu söyleme alışkanlığımızın olmaması. Her şeyi İstanbul'da biriktirirsen, Türkiye'nin başı derde girer.” dedi. 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler