Sağlık Çalışanlarının Koronavirüsle Mücadelesi 1 Yıldır Sürüyor
KORONAVİRÜS vaka sayısının arttığı, yoğun bakım doluluk oranının yüzde 45'e ulaştığı Antalya'daki pandemi hastanelerinden Kepez Devlet Hastanesi...
KORONAVİRÜS vaka sayısının arttığı, yoğun bakım doluluk oranının yüzde 45'e ulaştığı Antalya'daki pandemi hastanelerinden Kepez Devlet Hastanesi Covid Yoğun Bakım'daki sağlık çalışanları, 1 yıldır koronavirüs hastalarını sağlığına kavuşturmak için mücadele ediyor.
Geçen yıl mart ayında koronavirüsün Türkiye'de ortaya çıkmasıyla hastanelerde kurulan Covid yoğun bakımlarda görevli sağlık çalışanları, 1 yıldır gece gündüz çalışıyor. Yoğun bakımdaki hastaların tedavilerinin yanı sıra, tüm ihtiyaçlarını karşılayan sağlık çalışanlarının bir kısmı ise uzun süredir ailelerinden ayrı yaşamlarını sürdürüyor.
Sağlık Bakanlığı'nın koronavirüs risk haritasına göre turuncu renk tanımıyla "yüksek riskli iller" arasında yer alan Antalya'da vaka sayıları ise son iki haftada yüz binde 87.15'ten yüz binde 95.16'ya yükseldi. Bununla birlikte kentteki pandemi hastanelerindeki yoğun bakım doluluk oranı yüzde 45'e, pandemi servisindeki doluluk oranı da yüzde 25'e ulaştı. Kentteki pandemi hastanelerinden olan Kepez Devlet Hastanesi'nin Covid Yoğun Bakım'da görevli sağlık çalışanları ise 1 yıldır hastaları sağlığına kavuşturabilmek için canla başla çalışıyor.
'O GÜNDEN SONRA YOĞUN BAKIMDA ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ'
1 Mart'ın Türkiye'de koronavirüsün doğumu olarak anıldığını söyleyen Kepez Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Sorumlusu Dr. Ayça Gümüş, "O günden sonra yoğun bakımlarda çok şey değişti. Hasta popülasyonumuz tamamen değişti. Daha önce takip ettiğimiz hastalardan çok farklı bir popülasyonla karşı karşıyayız. 1 yıldır da bu popülasyona alıştık. 1 Mart'tan itibaren yavaş yavaş artan doluluk şu anda aynı seviyede devam ediyor" dedi.
'EVDE NE HİSSEDİLİYORSA BİZ DE YOĞUN BAKIMDA AYNI ŞEKİLDE
HİSSEDİYORUZ'
Koronavirüsün çok yeni bir hastalık olduğunu ve henüz net bir tedavisi olmadığını söyleyen Dr. Gümüş, "1 yıldır nasıl herkes eve kapanınca ne hissediyorsa biz de yoğun bakımda aynı şeyleri hissediyoruz. Yoğun bakımda nefes alamayan hastalarla uğraşırken tabi kendimizi de unutuyoruz. Öncelikle onları kurtarmaya çalışıyoruz. Çok yeni bir hastalık olduğu ve tedavisi henüz tam olarak bulunamadığı için dünyada ne yapılıyorsa biz de en son çalışmaları okuyarak bu tedavileri uyguluyoruz" diye konuştu.
'ŞU ANA KADAR MUTASYONLU VİRÜSE RASTLAMADIK'
Sokakta gezen insanları anlayışla karşıladığını söyleyen Dr. Gümüş, "Şu an 47 yaşından başlayıp 79'a kadar her yaştan hastamız var. Bu hastaların hepsi de farklı, bu hastalık herkeste farklı davranıyor. Bazen çok genç olup çok ağır atlatanlar oluyor bazen de çok yaşlı olup hafif atlatanlar oluyor. Şu anda yoğun bakımdaki yataklarımız dolu diyebiliriz. Ben dışarıdaki insanları da anlayışla karşılıyorum. Kendimi de onların yerine koyduğumda gerçekten bu kadar uzun süre evde kalmak çok zor. Aşı bu hastalıktan korumuyor sadece hastalık bulaşırsa onun etkilerini azaltıyor. Hastanemize başvuran hastaların önce seyahat öyküsü sorgulanıyor. PCR testi yapılıyor ve belli bir frekansın üzerindeki hastalara üst test yapıyoruz. Hastanemizde İngiltere mutasyonu var mı yok mu bakılıyor. Şu ana kadar ise mutasyonlu virüs taşıyan hasta tespit edilemedi" dedi.
'6 AYDIR AİLEMİ GÖREMİYORUM'
Koronavirüs sürecinin özellikle ruhsal olarak sağlık çalışanlarını yorduğunu söyleyen yoğun bakımda çalışan hemşirelerden Selda Yıldız, "Sevilmeden yapılabilecek bir meslek değil. Ama o kadar çok tükendi ki bu insanlar o enerjiyi kendilerinde bulamıyorlar. Hiçbirimiz üniformalarımızı eve götüremiyor, hastanede yıkıyoruz. Ailesinden uzak kalan birçok arkadaşımız var. Ben ailemi 6 aydır görmüyorum. Bu süreci atlatıp normal hayata dönebilmesi için hepimizin taşın altına elini koyması gerekiyor. Sadece sağlıkçıların savaşmasıyla bitecek bir iş değil. Çok şey istemiyoruz 1 maske, biraz mesafe" diye konuştu.
'HASTANIN SES KAYDINI ALIP YAKINLARINA DİNLETTİK'
Hastalığın bazı insanlarda ağır seyredebildiğini belirten Yıldız, "İnsanlar uzun süre ailelerini görmüyor, ayrı kalıyor. Yakınlarını göremeyen hastalarda da bu büyük yıkım oluyor. Uzun süredir yatan bir hastamız vardı ve ailesini görememişti. Yakınlarıyla konuşmak istediğini söyledi ama telefon alımı yasak olduğu için telefonla görüşme sağlayamayacağımızı söyledik. Hastamızın ses kaydını alıp yakınlarına dinlettik. Bu onun için büyük moral oldu. Biz de hastamızın bir isteğini karşılayabildiğimiz için mutlu olduk" dedi.
FOTOĞRAFLI
DHA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.