Havai fişek fabrikasındaki patlamaya ilişkin davanın ikinci duruşması başladı (3)

Havai fişek fabrikasındaki patlamaya ilişkin davanın ikinci duruşması başladı (3)

Havai fişek fabrikasındaki patlamaya ilişkin davada tutuklu olarak yargılanan fabrika sahibi Y.C., mahkemede savunma yaptı.

FABRİKA SAHİBİ Y.C.: BU OLAY SABOTAJ OLABİLİR

Havai fişek fabrikasındaki patlamaya ilişkin davada tutuklu olarak yargılanan fabrika sahibi Y.C., mahkemede savunma yaptı. Yaşanan olayda fabrika yetkililerinin herhangi bir ihmali olmadığını söyleyen Y.C., patlamanın bir sabotaj olduğunu iddia etti. Mahkemeye verdiği ifadesinde fabrikada yalnızca küçük bir bölümün kaçak olduğunu söyleyen Y.C., "Patlamadan sonra bölgeye gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya bu olayın sabotaj olabileceğini belirttim. Fabrika, standartlara uygun olarak yapılmıştır. İlk patlamanın olduğu yerle ikinci patlamanın olduğu yer arasında 500 ila 600 metre mesafe vardır. Bu yüzden ilk günden beri olayın sabotaj olduğunu söylüyorum. Gözaltına alınana kadar oradan ayrılmadım. Çok iyi gördüm. Olayların nasıl olduğunu çok iyi biliyorum. Ankara'dan gelen bir ekip vardı, bomba imha ekibi. Bizim orayı patlatmak için TNT'ye gerek yok. 2009-2010 yıllarında sabotaj olabileceği yönünde iddia üzerine asker ve jandarma ekipleri nöbet tutmuştu. Ben hala iddia ediyorum, sabotaj olabilir diye. Hakkımda iddianamede iddialar var. Bilirkişi raporuna göre bu iddialar yapılmış. Bunların hiçbirini kabul etmiyorum. Çünkü havai fişekten anlayan bilirkişi yok. Ben de bunları sizlere belgelerle anlatmak istiyorum. Fabrika hakkında ilk iddia, fabrikanın uygun olarak yapılmaması. Bu mevzuata uygun yapılmadığı nasıl söylenir? Tüzüklere uygun olarak yapıldı. Bir de fabrikaya ruhsat verilmez. Üç senede bir ruhsat gözden geçirilir ve tekrar verilir. Mevzuata aykırı bir fabrikada 15-16 sene nasıl çalışılır? Türkiye'de savaş çıksa ordu gelip burada cephane üretebilir. Kaçak yapılar denilen şey doğru. 3 tane kaçak yapı 30-40 metrekaredir. Bizim fabrikanın alanı 16 bin metrekaredir. Bunlar abartılıyor. Raporlar iş bilmeyen kişiler tarafından yapıldığı için abartılıyor. Tüzükte ne yazıyorsa biz binalarımızı ona göre yapıyoruz" dedi.

'BİZ HER ZAMAN İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI EĞİTİMİ VERİYORUZ'

Yaşanan patlamada fabrika yetkililerinin bir ihmali olmadığını iddia eden fabrika sahibi Y.C., "Aylık 700 ila 800 bin TL kadar işçi parası ödeyen bir fabrika, 500 bin lira veremeyecek kadar aciz değildir. Müfettişler gelmiş, bize bildirmiş, "Kaçak akım rölesi yok" diye ve biz bunu yaptırmışız. Olmadığı iddiası yalandır. Fabrikanın toplanma alanı Arifiye'de olduğu söylenilmiş. Bu nasıl olabilir? Hendek'te olan bir fabrikanın toplanma alanının Arifiye'de olması nasıl doğru olur? Sığınma alanına gelirsek, zorunlu olmadığı için yapmadık. İşçilere yanmaz kıyafet ve steril ayakkabı verilmediği iddiasında ise, her bölümün ayrı bir kıyafeti olduğu için bazı işçilere bu kıyafetler verilmez. Biz kafamıza göre işler yapmıyoruz. Mevzuata göre iş yapıyoruz. İş güvenliği uzmanımıza sorarsanız, "Eğitimler veriliyor mu, verilmiyor mu?" Bizim fabrikamızda 3 tane iş güvenliği uzmanı var. Biz her zaman iş güvenliği uzmanı eğitimi veriyoruz. Bunun belgeleri mevcut ve bunlar kimyagerdir. Türkiye'de A Sınıfı iş güvenliği olamadığı için B Sınıfı uzmanlar A Sınıfı yerine geçer ve bunlar eğitim verir. Uzmanlarımız belli periyotlarla eğitimler verir. Çin Mahallesi fabrikadan ayrı bölgede değil ki. Aynı fabrika içerisinde. Biz orayı kapatarak müfettişlere gitmeyin diyemeyiz" şeklinde konuştu.

'BU İŞ DIŞARIDAN GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ BİR İŞ DEĞİL'

Savunmasının devamında ölen işçilere rahmet dileyen Y.C., "Ben suçlamaları kabul etmiyorum. Bu iddiaların hepsi asılsız, kabul etmiyorum. Bu iş dışarıdan gözüktüğü gibi bir iş değil. Ben terörist muamelesi gördüm. Ben iş adamıyım. Ülkem için her zaman en iyisini yapmaya çalıştım. İstihdam sağladığım koronavirüs sürecinde, her yer işçi çıkartırken ben kimseyi işten çıkartmadım. Bir de denilmiş ki; biz çok mal yapıp depoluyormuşuz. Sokağa çıkma kısıtlamasında işe gelemeyenler oluyor, ben 50 ila 60 kişi eksik çalışıyordum. Fabrikamızda 200'e yakın insanımız çalışıyordu. 200'e yakın kişinin mağduriyetinin giderilmesi lazım. Ben MÜSİAD Başkanı olduğum için çoğu vatandaşa iş buldum. İçeride olduğum için bunları yapamıyorum. Biz Sakarya'nın bir değeriyiz. Ben tekrardan arkadaşlarımıza baş sağlığı diliyorum. Komisyonlar vardır. Onlar 3 ay ve 6 ayda bir gelirler ve denetleme yaparlar. Bizim orada bir kaçak iş yapmamız mümkün değil. Ülkece, hatta dünyaca tanınan bir fabrika" ifadelerini kullandı.

'BUNLAR DAMPERLİ KAMYONLA TAŞINMAZ" DİYE UYARDIM'

Fabrikada düzenli olarak eğitimler verildiği ve fabrikanın belirli periyotlarla denetlendiğini belirten Y.C., "Uzmanlarımız vardır, belirli periyotlarla eğitim veririz ve devamlı denetlemeye tabi tutuluruz. Daha önce de çıkan eksikliklere düzeltmeler bulunduk, kalan malları imha etmeye kalktılar, bunlar damperli kamyonlar tanışmaz diye uyardım. Bize hiç sormadan taşıdılar ve herkes mağdur oldu. 8,5 aydır tutukluyum. Benim tutukluluğumun kimseye faydası yok. Benim dışarıda olmam lazım ki; mağduriyetleri gidereyim. Ben senelerce yatayım ama kimseye faydası yok. Dışarı da olmam lazım ki işçilerin mağduriyetini giderebileyim. Sakarya'ya çok büyük hizmetler yapmış, istihdam sağlamış, Türkiye'ye tanıtmış, Sakarya'nın değeriyiz. Tekrar vefat eden arkadaşlarımın yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Ailemizden 7 kişiyi kaybettik" dedi.

DHA

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler