Göl Uzmanından 'su Kanunu' İçin Öneri Raporu

Göl Uzmanından 'su Kanunu' İçin Öneri Raporu

TÜRKİYE Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı ve göl uzmanı Dr. Erol Kesici, Türkiye'de hızla kuruyan ve kirlilik tehdidi altındaki su kaynaklarının...

TÜRKİYE Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı ve göl uzmanı Dr. Erol Kesici, Türkiye'de hızla kuruyan ve kirlilik tehdidi altındaki su kaynaklarının korunmasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından "Su Kanunu" hazırlanacağının duyurulmasının ardından öneri raporu hazırladı.

TTKD bilim danışmanı ve göl uzmanı Dr. Erol Kesici, Türkiye'de son 60 yılda Marmara Denizi büyüklüğünde sulak alanın kuruduğuna, vahşi tarımsal sulama yüzünden yılda 20 milyar metreküp suyun israf edildiğine dikkati çekerek, 22 Mart Dünya Su Günü'nde "Su Kanunu" çıkartılması çağrısında bulundu. Türkiye'de uzun yıllardır birçok göl ve su kaynağında su seviyelerinin azalması ve kirlilik konularında bilimsel araştırmalar yapan Dr. Kesici, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 29 Mart günü, 1'nci Su Şurası Lansmanı'nda, "Önümüzdeki dönemde su yönetimindeki yetki çatışmasını önlemek amacıyla Meclis'te su kanunu hazırlıyoruz" açıklaması üzerine rapor hazırladı.

KORKUTAN VERİLER

Türkiye'de son 60 yılda 60'tan fazla su yüzey kütlesi, sulak alanın kuruduğu veya kurutulduğunu belirten Dr. Kesici, "Türkiye'de yer üstü ve yer altı su potansiyeli yıllık 112 milyar metreküp. 44 milyarı tarım, 13 milyarı içme-kullanma suyu olarak kullanılıyor. Araştırmalara göre tarımda kullanılan suyun 20 milyar metreküpü israf ediliyor. Türkiye'de 18 milyar metreküp yer altı su rezervinin yüzde 70'e yakını tarımsal olması ve kuraklık nedeniyle kuruma ve tuzlanma tehdidi altında. Bu nedenlerle vahşi sulama yerine bilinçli sulama sistemleri gerekiyor" diye konuştu.

'KURULLAR OLUŞTURULMASI GEREKİYOR'

Dr. Kesici, Su Kanunu'nun, deniz ve iç sularımızın her alanda kullanımı, su miktar ve kalite bakımından korunması, birlikte yönetimine ilişkin detayları içeren hak ve sorumlulukları tanımlayan yasa olması gerektiğini belirtti. Dr. Kesici, "Su Yönetim Yüksek Kurulu ve Havza Yönetimi Merkez Kurulu, Havza Yönetim Kurulu ve İl Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu gibi yapıların kurulmalarına ilişkin esasların kanun düzeyinde düzenlemesi gereksinimi vardır" dedi.

EN BÜYÜK SORUNLAR

Suyun tüm canlılar, tarım sektörü, bolluk, bereket, sağlık, huzur, medeniyet, kalkınma ve yaşamın kaynağı olduğunu anlatan Dr. Kesici, "Su kaynaklarımızın korunması, tüm canlıların su hakkı ve suyun bilimsel kurallarla ve doğanın su döngüsünü göz ardı etmeksizin yönetilmesi temel ilke olmalıdır. Su kaynakları azalınca, artan sıcaklıklarla birlikte nem yağış azlığı başta tarım-gıda olmak üzere, sanayi, turizm, sağlık ve enerji alanlarında çok büyük olumsuzluklara neden olmaktadır. Suyun özensiz, plansız, verimsiz ve aşırı kullanılması, su kirlenmesi ve su kaçakları en büyük sorundur" diye konuştu.

NEDEN SU YASASI

Suyun, ekosistemden bağımsız olmayan bir bütün olduğunu kaydeden Dr. Kesici, "Dolayısıyla suyun korunmasında, su varlığıyla ekosistem birlikte ele alınmalıdır. Suya olan ihtiyaç kavramı zaman içinde değişebilir. Ancak su gibi bir varlık ihtiyaçtan çok, varoluş meseledir. Su varlıklarını korumak ekolojik ihtiyaçlar gibi belirsiz kavramla değil ekosistemin bütününü sürdürmek ile mümkün olur" diyerek, Su Kanunu'nda yer verilmesi gereken düzenlemeleri sıraladı.

'DOĞAL DENGESİNE ENGEL OLUNMAMALI'

Türkiye'de içme ve kullanma kaynağı olan göller ve nehirlerin neredeyse tümünün kuruma, kirlilik ve biyolojik çeşitlilikte aşırı kayıplara uğradığını belirten Dr. Kesici, doğal göllerin yarıdan fazlasının da kuruduğunu kaydetti. Dr. Kesici, uzun yıllara dayalı bu çalışmalar sonucunda, su kaynaklarımızın su bütçelerinin azalmasının bölgesel kuraklığı artırdığını göz ardı etmeden, suların doğal döngüsüne engel olunmaması gerektiğini söyledi.

'YENİLENMESİ GÖZARDI EDİLMEMELİ'

Yıllardır su kaynaklarından hep alınıp, bir şey verilmediğini söyleyen Kesici, tüm kaynaklara sadece kullanma olarak değil, her zaman kullanılabilecek koruma hedefli bakılmasını istedi. Suyun, tek üretim yeri olan su kaynaklarının, mutlak koşullarla kendilerini yenileme, dinlenme fırsatı verilmesi gerektiğini belirten Dr. Kesici, "Doğal su kaynaklarının tüm ekolojik yapısıyla yenilenmesi kesinlikle göz ardı edilmemeli" dedi.

'SU SEVİYESİ MUTLAK KORUNMALI'

Doğal göllerde oluşum, hidrolojik ve biyolojik çeşitliliğin bilinmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Kesici, "Su kaynaklarımızın ekolojik, biyoçeşitlilik, hidrolojik, fiziksel, kimyasal ve fizikokimyasal bakımdan sürekliliği için, fotosentez, çözünme-mineralizasyon vb. reaksiyonların oluşumunu hızlandırarak, sulardaki tür çeşitlilik ve sayısında azalmalara neden olmasının yanı sıra organik ve kimyasal kirliliğin önlenmesi bakımından göl su seviyesi-bütçesinin mutlak koşulla korunması gerekmektedir" diye konuştu.

'SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖNCELİK OLUŞTURMALI'

Türkiye'de su havzalarının su kalitesi, seviyesi ve canlılarının çeşit ve miktarını olumsuz yönde değiştirecek etkenlerin, kaynağında ortadan kaldırılması için havza bazında yapılması gerektiğini belirten Dr. Kesici, "Kamu yararı kriterinin uygulanmasında ekonomik, sosyal ve ekolojik öncelikler değil, doğal su kaynaklarımızın sürdürülebilirliği öncelik oluşturmalı ve ekonomik ayak izi yaşamsal kaynaklar, ekolojik ayak izinden çok daha az olmalıdır" dedi.

SU BÜTÇESİNE ZARAR VERİLMEMELİ

Yer altı ve yer üstü su kaynaklarının içilebilir ve kullanılabilir özelliklerinin korunması için kirletilmemesi gerektiğini kaydeden Dr. Kesici, "Kaynakların atık alanı olmasıyla ilgili eğitim-yasal düzenlemeler amasız, popülist yaklaşımsız uygulanmalı. Çevresel ve gölün doğal dengesine müdahaleler sonucu oluşan kirletici etmenlerin, suların korunması ve su bütçesini koruyan canlılara zarar vermemesi için su alımları, su rezervine zarar vermeyecek miktarda olmalı. Doğal göllerde bu durumun, gölün biyokimyasal reaksiyonlarını hızlandıran, güneş ışınlarının dip etkisi unutulmamalı" diye konuştu.

KORUMA İLKESİ

Su kaynaklarının erozyon, atık, yüzey akışla gelen maddelerin göle ulaşımının arıtma ve bunun gibi sistemlerle engellenmesi gerektiğini de belirten Dr. Kesici, "Su kaynaklarında da oluşan dip çamurlarının düzenli aralıklarla temizlenmesi suyun kalitesinin ve su canlılarının korunması ilke edinilmeli ve engellenmelidir. Tarımda kullanılan su miktarı yüzde 70'lerin üzerinde ve sularımızın yüzde 25'i israf edilirken, ekonomik kullanımdaki bitmeyen talep giderek artıyor. Su yönetimi sadece tarımsal-sanayi üretimdeki ekonomik kullanım öne çıkarılarak değil, canlıların yaşamsal ihtiyacı göz önüne alınarak oluşturulmalıdır" dedi.

BÜTÜNCÜL HAVZA YÖNETİMİ

İklim değişikliğine bağlı azalan yağışlar ve ürün çeşitlendirilmesinin, sulamalı tarımı kaçınılmaz hale getirdiğini de söyleyen Dr. Kesici, şöyle devam etti:

"Suyun bütüncül havza yönetimi anlayışı çerçevesinde etkili yönetimi için üst düzeyde koordinasyon ve iş birliği düzenlenmelidir. Su hakkı olarak belirlenen miktarı aşmayan kullanım söz konusu olduğunda, temin ve kirlilik önleme maliyetlerinden muaf olunması, insani kullanım ve geçimlik tarım için yeterli miktar ve kalitede suyun ücretsiz verilmesi, bunun dışındaki suyun kamu yönetim hizmetleri karşılığında ücretlendirilmesi sağlanmalıdır. Su Bilgi Sistemi ile su kaynaklarına ilişkin her türlü bilginin tek bir sistem altında toplanması ve kullanılmış suların geri kazanılarak yeniden kullanılmasının sağlanması hükme bağlanmalıdır."

FOTOĞRAFLI

Göl Uzmanından 'su Kanunu' İçin Öneri Raporu

Göl Uzmanından 'su Kanunu' İçin Öneri Raporu

Göl Uzmanından 'su Kanunu' İçin Öneri Raporu

Göl Uzmanından 'su Kanunu' İçin Öneri Raporu

DHA

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler