Gazi Mustafa Kemal Atatürk Önderliğinde Kazanılan 30 Ağustos Zafer Bayramı 101.Yılında!
30 Ağustos Zaferinin kazanılmasında verilen emek ve işgal altındaki savunmasız toprakların bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne evrildiği süreçte, kazanılan zaferde Atatürk’ün stratejik dehası ve siyasi vizyonu özgürlük arayışındaki ülkelere ilham kaynağı oldu
30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk Milletinin bedeni ve ruhuyla destanlaşan eşsiz bir kurtuluş öyküsü olarak tarihe geçti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının verdiği emek ve mücadele ile kazanılan 30 Ağustos Zafer Bayramı 101. yılında tüm yurtta büyük bir coşkuyla kutlandı.
TÜRK MİLLETİ’NİN İLHAM KAYNAĞI ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARININ VERDİĞİ İSTİKLAL MÜCADELESİ
30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk Milleti’nin kurtuluş destanı olarak tarihe geçti. İstiklal Savaşı, Türk milletinin bedeniyle ve ruhuyla destanlaşan eşsiz bir kurtuluş öyküsü olarak tarihte yerini aldı. Milli iradenin uyanışı, 19 Mayıs 1919'un ilk ışıklarıyla Samsun'a adım atan Mustafa Kemal Paşa ile başladı. Zorlu ancak kararlı bir süreçte geçen üç yılın ardından, 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos'ta kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'yle zirveye ulaştı. Bu zafer, sadece silahların değil, aynı zamanda vatan sevgisinin, birlik ve beraberliğin, özgürlük arzusunun destanıydı. Bağımsızlık mücadelesinin temelleri, bu zaferle daha da sağlamlaştı. Ulusal kimliğimiz bu dönemde daha da belirginleşti ve değerlerimiz bu zaferle özdeşleşti. Böylece bağımsızlık isteği ile harmanlanan bu zafer, sadece Türk milletine değil, tüm özgürlük arayışı içindeki uluslara ilham kaynağı oldu.
Mustafa Kemal Atatürk'ün stratejik dehasının ve siyasi vizyonunun önderliğinde gerçekleşen, işgal altındaki savunmasız toprakların bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ne evrildiği bu yolculukta, tarihi bir dönüm noktası olan 30 Ağustos Zaferi, 1926 yılından beri Zafer Bayramı olarak gurur ve coşkuyla kutlanıyor. 2005 yılından itibaren ise bu anlamlı kutlamalara, özel bir etkinlik olan "Zafer Yürüyüşü" ile başlandı. Mustafa Kemal Paşa'nın 25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece, Afyon'un Şuhut ilçesinden Kocatepe'ye yürüdüğü 14 kilometrelik rotayı, gelecek kuşaklara cesaretin, kararlılığın, milli birlik ve beraberliğin zaferdeki rolünü coşkuyla aktarmak adına halk omuz omuza yürüdü. Zafere doğru yürünülen bu yolda verilen her emek vatanın birlik ve beraberliğini sağlayan milli mücadelenin kazanılmasıyla taçlandı.
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI NEDİR?
30 Ağustos Zaferi'nin ilk kutlaması, Cumhuriyet'in ilanından sonraki yıllarda gerçekleşti ve 1924 yılında Dumlupınar'a bağlı Çal köyü yakınlarında düzenlendi. "Başkumandan Zaferi" adını taşıyan bu törenlere, Mustafa Kemal Atatürk bizzat katıldı ve eşi Latife Hanım ile birlikte, "Meçhul Şehit" anıtının temelini attı. 30 Ağustos'un milli bayram olarak ilan edilmesiyle birlikte bu önemli bayram, Türk ordusuna ithaf edildi. Bu tarihi günde, Türk milleti olarak, 30 Ağustos Zaferi'nin anlamını ve önemini daha derinlemesine anlamak, tarihimizin dönüm noktalarından birini daha yakından hissetmek adına Türk Milletinin bir araya gelerek zaferin kazanılmasında gösterilen kahramanlık ve azim, bu kutlamalarda özel bir coşkuyla yad ediliyor ve gelecek kuşaklara aktarılıyor.
ERZURUM VE SİVAS KONGRESİNİN MİLLİ MÜCADELEDEKİ ÖNEMİ
Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup çıkmasının ardından, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'ni imzalamasıyla siyasi bağımsızlığını kaybetmesi, 1881'de Duyun-u Umumiye İdaresi ile ekonomik bağımsızlığını kaybetmesinin ötesinde büyük bir darbe oldu. Mütarekenin 7. maddesi, İtilaf Devletleri'ne stratejik bölgeleri işgal etme yetkisi verdi, bu da Anadolu'nun fiili olarak işgal edilmesine yol açtı. 15 Mayıs 1919'da Yunan kuvvetlerinin İzmir'e çıkarması, Milli Mücadele'nin başlamasını sağladı. Kurtuluş Savaşı'nın her aşaması, önemli kararları, olayları ve savaşları içerir. Anadolu'nun her köşesinde başlayan düzenli orduların oluşturulmasıyla başlayan direniş hareketleri, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Milli Mücadele'nin planlanması ve örgütlenmesini sağladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atan Amasya Genelgesi’nden, 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşuna ve Doğu, Güney ve Batı cephelerindeki savaşlara kadar her biri, milletimizin büyük bir irade ile sergilediği maddi ve manevi çabanın bir parçası oldu.
ZAFERE GİDEN YOLDA TÜRK ORDUSUNUN TAARRUZ DÜZENİNE GEÇMEK İÇİN HAZIRLIKLARI
Kurtuluş Savaşı'na giden yolun Batı Cephesi'nde üç önemli aşaması ise şu şekilde sıralanır; Birinci aşama, I. İnönü (9-11 Ocak 1921), II. İnönü (28 Mart - 4 Nisan 1921) ve Dumlupınar (13-15 Nisan 1921) Muharebelerini içerir ve işgal kuvvetlerini lojistik kaynaklarından uzaklaştırarak zayıflatmayı amaçladı. İkinci aşama, Sakarya Meydan Muharebesi'nin (23 Ağustos - 13 Eylül 1921) yapıldığı "stratejik savunma" dönemi olarak bilinir. Bu savaş, Türk ordusunun Yunan ordusu ile 100 kilometrelik bir cephede mücadele ederek önemli bir zafer kazandığı kritik bir dönemi temsil eder. Sakarya zaferinin ardından, Türk ordusu taarruz düzenine geçmek için hazırlıklara başlar. Hem askeri hem de siyasi olarak stratejik planlamalar yapılır ve Misak-ı Milli'nin dünya tarafından tanınması için çeşitli diplomasi adımları atılır. 1922 Haziran'ında taarruz kararı alınır. Büyük Taarruz, Türk Kurtuluş Savaşı'nın son aşamasını temsil eder. Bu dönemde, Türk ordusu büyük bir harekat başlatarak Yunan işgalini sonlandırmış ve bağımsızlığını kazandı. Bu zafer, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve modern Türkiye'nin temellerini atmıştır. 25 Ağustos 1922 tarihinde Türk ordusunun 1. Ordu ile Afyon'un güneybatısından taarruz başlatmak için uygun koşullar oluşmuştu. 24 Ağustos'ta Başkomutanlık karargahı, Afyon'un Şuhut kasabasına taşınmıştı ve Hacı Veli Konağı bu karargah olarak kullanılmıştı. Mustafa Kemal Paşa, taarruz için son hazırlıklarını burada gerçekleştirdi. 25 Ağustos'ta, Kocatepe'ye doğru yaklaşık 14 kilometrelik bir yürüyüş başlatıldı. Çakırözü köyünde kısa bir mola verildikten sonra, hava henüz ağarmadan taarruzun yönetileceği Kocatepe'ye ulaşıldı.
“ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR İLERİ!”
Taarruz emri ise 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı verildi. İlk gün, Büyük Kaleciktepe'den Çiğiltepe'ye kadar olan 15 kilometrelik bir bölge ele geçirildi. 27 Ağustos sabahı, 1. Ordu tüm cephelerden saldırıya geçerek Afyonkarahisar'ı geri aldı ve karargah buraya taşındı. 28 ve 29 Ağustos günleri neredeyse tüm Yunan tümenleri çevrildi, çekilme yolları kesildi. 30 Ağustos'ta, Mustafa Kemal Paşa'nın Zafertepe'den bizzat yönettiği savaşta düşman ordusunun büyük bir kısmı dört taraftan sarıldı, yok edildi veya esir alındı. Aynı günün akşamında ise Türk birlikleri Kütahya'yı geri aldı. Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin sonunda, Türk ordusu karşısında Yunan birliği savaşacak durumda değildi. Ardından gelen ünlü emir geldi: "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" Yunan birliklerinin tekrar toplanmasına izin vermemek için başlayan takip harekatıyla sırasıyla Uşak, Balıkesir, Aydın, Manisa ve son olarak 9 Eylül 1922'de İzmir işgalden kurtarıldı. Büyük Taarruz, Türk Kurtuluş Savaşı'nın hem askeri hem de siyasi açıdan dönüm noktasıydı. Türk ordularının kazandığı bu zafer, Türkiye'nin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin önemli bir taşıyıcısıydı. Zaferin ardından 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Doğu Trakya, silahlı çatışma olmadan Yunanistan'dan temizlendi. 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye'nin bağımsızlığı dünya tarafından resmen kabul edildi. Bu uzun ve zorlu mücadele, maddi ve manevi kaynakların sonuna kadar kullanıldığı bir toplumsal hareketin sonucunda gerçekleşti. Kurtuluş Savaşı, Büyük Taarruz'un zaferi ve ardından elde edilen siyasi başarılarla bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atmıştır. Bu süreç, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilan edildiği dönemi başlatmıştır.
ZAFER YÜRÜYÜŞÜ İLE 30 AĞUSTOS ZAFERİNE DOĞRU
Büyük Taarruz'un unutulmaz anılarından biri olan Zafer Yürüyüşü ise Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sembolik bir ifadesidir. Bu yürüyüş, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve komutanlarının 25 Ağustos 1922 gecesi Kocatepe'ye ulaşmak için gerçekleştirdikleri yürüyüşün izlerini takip eden bir kültürel miras ve milli anma etkinliğidir. Zafer Yolu, Türk tarihinin kilit dönemlerinden birini temsil eden bu yürüyüşün gerçekleştiği güzergahta bulunur. Şuhut Kasabası'ndan başlayarak 1874 metre yükseklikteki Kocatepe'ye kadar uzanan bu yol, 2005 yılında "Zafer Yolu" adıyla kültür rotası olarak tescillenmiştir. Afyon Kocatepe Üniversitesi'nin girişimiyle başlayan Zafer Yolu üzerindeki ilk yürüyüş, her yıl gelenekselleşmiş ve artık 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu özel etkinliğe Türkiye'nin dört bir yanından vatandaşlar, kurumlar, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları katılmaktadır. Katılımcılar, Şuhut'ta başlayan etkinliklerin ardından Çakırözü Köyü'ne geçerek yürüyüşe başlarlar. Yaklaşık 14 kilometrelik bu yürüyüş, Kocatepe'de gerçekleşen anma törenleri ile son bulur.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.