DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ - C BÖLGE

DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ - C BÖLGE

TÜRKMEN BAKAN AYDIN MARUF: PKK, SINIRDAKİ BÖLGELERDE KALKINMAYI ENGELLİYOR

TÜRKMEN BAKAN AYDIN MARUF: PKK, SINIRDAKİ BÖLGELERDE KALKINMAYI ENGELLİYOR

açıklamalarda bulundu. Terör örgütü DEAŞ'ın Musul ve Kerkük bölgesinde tehdit unsuru oluşturduğu zamanlarda Türkiye'nin, bölgedeki tüm etnik ve dini gruplara sahip çıktığını aktaran Maruf, terör örgütü PKK'nın şu an bölgedeki kalkınmayı engellediğine dikkat çekerek, "Son zamanlarda özellikle Türkiye ile Irak sınırı, Kürt Bölgesel Yönetimi sınırı ve İran sınırı bölgesinde bulunan bu gruplar, özellikle de terör örgütü PKK, oradaki kalkınmayı engellemiştir" dedi.

açıklamalarda bulundu.

Türkmenlerin Irak'ta 3'üncü, IKBY'de 2'nci ana unsur olduğunu söyleyen Türkmen Bakan Maruf, bölgedeki tüm etnik ve dini guruplarla barış içinde birlikte yaşadıklarını ifade etti. Bakan Maruf, "Türkmenler bölgede önemli bir unsurdur. Her zaman barıştan yanadır, her zaman birlikte yaşamayı kabul etmiştir. Geçmişten bugüne kadar bu tutumu devam etmiştir. Türkmenler Irak'ta 3'üncü ana unsur, Irak Kürt bölgesinde de 2'nci ana unsur olarak varlığını sürdürmektedir. Önemli siyasi, eğitim ve kültür varlığına sahiptir. Burada bizimle yaşayan başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere Hıristiyanlar ve dini etnik guruplarla birlikte yaşamayı kabul ettik ve birlikte yaşamayı sürdürüyoruz. Ayrıca da aramızda olan toplumun etnik olarak hiçbir sorunu ve sıkıntısı yoktur. Akrabalık var, dostluk var, kardeşlik var, bunlar önemli faktörlerdir birlikte yaşamak için" dedi.

'TÜRKİYE, HER ZAMAN TÜM ETNİK GURUPLARA VE MAZLUMLARA SAHİP ÇIKTI'

Türkiye'nin bölgedeki önemine değinen Maruf, Türkiye'nin her zaman tüm etnik guruplara ve mazlumlara sahip çıktığını aktardı. Türkiye ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki ilişkilerin de önemine vurgu yapan Bakan Maruf, "Türkiye Cumhuriyeti, bölgede önemli bir ülkedir. Bölgede her zaman tüm etnik guruplara, mazlum insanlara sahip çıkmıştır. Özellikle geçmiş dönemde DEAŞ terör örgütü bölgeyi tehdit ettiği zaman, Musul bölgesinde, Kerkük bölgesinde zorla göçe maruz kalan insanlara destek olmuştur. Dini ve etnik ayrım gözetmeden Türkiye Cumhuriyeti yardım kuruluşları ile Kızılay ile AFAD ile TİKA yoluyla burada bulunan bütün etnik guruplara sahip çıkmıştır. Türkiye Ortadoğu'da önemli bir ülkedir. Hem siyasi, hem diplomasi, hem teknoloji, hem ekonomik olarak Türkiye ile Irak Kürt Bölgesi arasındaki ilişkiler de çok önemlidir. İlişkileri çok güçlü seviyeye gelmiş, özellikle ekonomi, ticari, kültürel, siyasi ve diplomasi alanında güçlü ilişkileri olan taraflardırlar. O yüzden bunun devam ettirilmesi de çok önemlidir. Biz Türkmenler olarak her zaman taraflar arasındaki bu ilişkilerin iyi olmasını temenni ediyoruz ve biz köprü olmak istiyoruz. Türkmenler hem Irak'ta, hem bölgede, hem de Erbil-Bağdat arasındaki ilişkilerde, Erbil ile Ankara arasındaki ilişkilerde biz önemli faktör olmak istiyoruz. Bu ilişkilerin güçlendirilmesinde rol almak, destek vermek ve olumlu bir faktör olmaya çalışıyoruz. Çünkü Türkmenler, geçmişten bu güne kadar Irak'ın siyasi denklemlerinde, Irak Kürt Bölgesi'nde, Türkmeneli bölgesinde bulunan Türkmenler en önemli siyasi faktör olmuştu" ifadelerini kullandı.

'PKK, BURADAKİ KALKINMAYI ENGELLİYOR'

Terör örgütlerinin bölgede istikrarsızlığa neden olduğunu dile getiren Maruf, terör örgütü PKK'nın özellikle Türkiye, Irak ve İran sınırındaki bölgelerde kalkınmayı engellediğini belirterek, şunları söyledi:

"Buradaki yasadışı silahlı guruplar, geçmişten bugüne kadar istikrarsızlığa neden olmuştur. Buradaki varlığı da tehdit etmiştir. O yüzden bu son zamanlarda özellikle Türkiye ile Irak sınırı, Kürt Bölgesel Yönetimi sınırı ve İran sınırı bölgesinde bulunan özellikle de terör örgütü PKK, oradaki kalkınmayı engellemiştir. Oradaki birçok köyler tahrip olmuştur, oradaki insanlar zorla göçe maruz bırakılmıştır. O yüzden bir an evvel bu meselenin çözülmesi gerekiyor. Güvenlik çok önemlidir. Güvenlik ilişkileri olduğu zaman alanları da olumlu etkiler. Bugün Irak'la Türkiye arasında, Türkiye ile Irak Kürt Bölgesi hükümeti arasındaki bu siyasi, diplomasi ve ekonomik ilişkilerinin yanı sıra güvenlik ilişkililerinin de güçlü olması gerekiyor. Çünkü güvenlik olduğu zaman ardından refah gelir, yaşam gelir. O yüzden bugün bu gruplar bu bölgedeki varlıkları tehdit etmektedir. Bu mutlaka çözülmesi gereken bir husustur, birlikte çözülmesi gereken bir husustur. Bizim için gerçekten buradaki etnik guruplar arasındaki, toplumlar arasındaki, dini etnik guruplar arasındaki ilişkilerin iyi olması çok önemlidir. Öte taraftan Irak Kürt Bölgesi'yle Türkiye çok iyi bir ilişki içerisindeler. Bunu bütün yönü ve tarafıyla daha biz daha iyi olmasını istiyoruz. Çünkü Irak Kürt Bölgesi hem Irak'ta hem bölgede önemli bir varlıktır, Türkiye için de önemlidir. Türkiye de, Ortadoğu'da, bölgede, burada yaşan tüm etnik guruplar için önemli bir varlıktır. Türkiye Cumhuriyeti, geçmişte de burada yaşayan etnik guruplar, zor şartlar altında kalan kişiler ve dini guruplar arasında ayrım yapmadan onlara sahip çıkmıştır."

'SINIR BÖLGELERİNDE YAŞAYAN HALK, GÖÇE ZORLANIYOR'

Terör örgütlerinin, sınır bölgelerinde yaşayan halkı göçe zorladığına da dikkat çeken Bakan Maruf, Irak ile Türkiye ve Türkiye ile Irak Kürt Bölgesi arasındaki ilişkilerin bu anlamda önem arz ettiğini vurgulayarak, "Yasadışı silahlı güçler bölgeyi tehdit ediyor, özellikle sınır bölgelerini tehdit ediyor. Bunların tehdidi nedeniyle de o bölgelerde kalkınma yapılamıyor, o bölgede yaşam yok. Çünkü o bölgede köyler var ve o köylerde yaşayanlar zorla göçe maruz kalmış ve tüm bunlara bu gruplar sebep olmuştur. Biz o bölgeye yaptığımız ziyaretlerde özellikle Hıristiyanlarla yaptığımız görüşmelerde bölgelerini ter etmeye bu grupların sebep olduğunu söylemişlerdir. Bu çözülmesi gereken bir husustur. Dediğim gibi burada Irak ile Türkiye ve Türkiye ile Irak Kürt Bölgesi arasındaki ilişkilerin iyi olması gerekiyor ve birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Bu çok önemli bir husustur. Ayrıca biz bu bölgede birlikte yaşıyoruz, etnik olarak da birlikte yaşıyoruz. Mutlaka barış bizim için çok önemlidir, burada bulunan insanların kardeşliği önemlidir. Biz geçmişte hep kardeşlik içinde yaşamıştık. Osmanlı döneminde de kardeşçe yaşamıştık, şu anda da kardeşçe yaşamak zorundayız. Biz şu an Erbil'de bulunuyoruz. Erbil kardeşlik şehridir. Burada Kürtler, Türkmenler, Hıristiyanlar, Araplar kardeşçe yaşıyor. Burada hiçbir ayrım olmadan güzel bir anlayış içerisinde, ayrıca burada olan yerel hükümet olsun, emniyet güçleri olsun buradaki kardeşliğe, buradaki dostluğa destek vermişler" dedi.

'TERÖR ÖRGÜTÜ PKK, TÜM ETNİK GURUPLAR İÇİN TEHDİT UNSURUDUR'

Terör örgütü PKK'nın sadece Türkmenleri değil, bölgede yaşayan tüm etnik grupları tehdit ettiğini dile getiren Bakan Maruf, terör örgütlerinin tehditleriyle göçe maruz kalmış insanların kamplarda zor şartlar altında yaşamaya mahkum edildiğini belirterek, şunları söyledi:

"Sadece Türkmenler değil, burada olan bütün insanlar, bütün etnik guruplar, belirli bölgelerde tehdit edilmiştir ve tehdit altındadır PKK tarafından. O yüzden bugün Sincar bölgesinde, Musul'un etrafındaki bölgede, başka diğer bölgelerde yasa dışı silahlı güçler veya gruplar her zaman oralarda yaşayan bütün etnik gurupları, bütün insanları ve bütün varlığı tehdit etmiştir. Bir an evvel bu bölgede normalleşme sürecinin yapılması çok önemlidir. Çünkü o bölgelerden zorla göçe maruz kalmış birçok insan var ve kamplarda yaşıyorlar. Kamplarda zor şartlar altında yaşıyorlar. Bir an evvel başta Yezidiler olmak üzere, Türkmenler, Hıristiyanlar ve Kakailerin yaşadıkları yerlere ve evlerine dönmeleri şarttır."

'PAPA'NIN ZİYARETİNİ TARİHİ VE ÖNEMLİ BULUYORUZ'

Papa'nın Irak ziyaretine de değinen Türkmen Bakan Aydın Maruf, ziyaretin tarihi olduğunu ve farklı etnik ve dini gurupların birlikte barış içerisinde yaşamları için önemli olduğunu dile getirerek, "Papa'nın Irak ziyareti, tarihi bir ziyaret oldu. İlk önce Bağdat'ı ziyaret etti, sonra Erbil'i ziyaret etti. Erbil'in yanında Musul ve diğer bölgeleri de ziyaret etti. Bu bölgelerde bulunan bütün dini ve etnik gurupları için barış mesajları verdi. Bu ziyaret tarihi ve önemli buluyoruz. O yüzden biz burada bu tür ziyaretleri destekliyoruz. Burada ayrıca Hıristiyanlar için de önemli bir mesaj vardı. Burada güzel bir şekilde karşılandı, Bağdat'ta da güzel bir şekilde karşılandı. Önemli olan burada, bu bölgede yaşayan insanlar arasında birlikte yaşam var, kardeşlik var, dostluk var. Bunun daha güçlendirilmesi için bu tür ziyaretler önemlidir. Barışa bir destektir, birlikte yaşamaya bir destektir, önemli bir ziyaret olmuştur ve burada yaşayan insanlar bunu güzel karşıladı" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü

------------

Erbil kalesi

Kent meydanı

Meydandaki insanlar

Araç trafiği

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Etnik ve Dini Oluşum İşlerinden Sorumlu Bölge Bakanı Aydın Maruf ile röportaj

Çarşıdan detaylar

Binalar

Genel ve detay

=========

RAHVAN ATLARINI YETİŞTİRİP, 100 BİN LİRAYA KADAR SATIYORLAR

GEÇMİŞTEN günümüze binlerce yıllık geçmişe sahip olan ve gelenek olarak sürdürülen Rahvan atları, Ardahan'da gönüllü gençlerce yetiştirilerek, Türkiye'nin bir çok iline satılıyor. Atlkar, 15 bin liradan başlayıp 100 bin liraya kadar ücret bulabiliyor.

Kendisine has yürüyüşü ve binicisini yormadan kilometrelerce yol kat etme özelliği ile Türkler'de asırlar boyunca sürdürülen, ancak teknolojik tarım ve ulaşım aletlerine geçiş süreciyle birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Rahvan atları geleneği, son yıllarda özellikle ulusal ve uluslararası yarışlarla birlikte yeniden gün yüzüne çıkmaya başladı. Ardahan'a 20 kilometre uzaklıkta bulunan Küçüksütlüce köyünde yaşayan Erdinç Çadırcı (28), dedesinden ve babasından görüp öğrendiği Rahvan at geleneğini yaşatmak için damızlık atlar yetiştirerek Türkiye'nin dört bir yanına satıyor.

Hayvancılıkla geçimini sağlayan ve Rahvan at yetiştiriciliği yapan Çadırcı, günün önemli bir kısmını Çolpan ismini verdiği 3 yaşında ki rahvan tayına ayırdığını, rahvan at geleneğini babasından öğrendikten sonra kendisinin de bu atlara gönül verdiğini söyledi.

Özenle yetiştirdiği Rahvan atların bir kısmını damızlık olarak beslediğini, bir kısmını ise geleneğin sürdürülmesi amacıyla Türkiye'nin dört bir yanından kendisine ulaşan at severlere sattığını belirten Çadırcı, şunları anlattı:

Dedem Ahıska'dan gelince Rahvan at getirmiş buraya. Daha sonra minibüsler çıkınca Rahvan ata 6-7 yıl ara vermişler. Biz yetişince Rahvan atçılığı yeniden ele aldık. İyi ırklar bulup taylar yetiştirdik ve sayısını çoğalttık. Çevredekilerde özenip Rahvan at yetiştirmeye başladılar. Şu anda çok iyi taylarımız var. Taylarımız 15 bin liradan başlayıp 100 bin liraya kadar satılıyor. Ümit Arabul ve Murat Arabul tarafından Ardahan Rahvan At Binicilik Kulübü kurulduktan sonra Rahvan at daha çok ilgi uyandırdı ve sayısı da her geçen gün artmaya başladı."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Erdinç Çadırcı'nın Rahvan atlarla ilgilenmesi

-Rahvan atlardan genel detay

-Rahvan atların karda oynaması

-Rahvan yürüyüşü

-Röportaj

==================

ŞAMPİYON YARIŞ ATI KELEBEK'E PASTALI DOĞUM GÜNÜ

KARS'ın Selim ilçesinin Iğdır Köyü'nde 7 yaşından bu yana at yetiştiriciliği ve binicilik yapan Dursun Koç (76), yarışların şampiyonu "Kelebek" isimli atının 3'üncü yaş gününü kutladı. Koç ailesinin hep birlikte "İyi ki doğdun Kelebek" diye alkışlamasının ardından Nihat Koç doğum günü pastasını keserek ata yedirdi.

Kars'ın tanınmış yetiştiricilerinden Dursun Koç, çocukluğundan beri yarış atı yetiştirirken, bir taraftan da binicilik yapıyor. Katıldığı bir çok yarışta birinci olan Koç, yaşlandıktan sonra at biniciliğini bırakarak önce oğlu Nihat Koç'a ardından da torunları Şahismail ve Servet Koç'a binicilik eğitmenliği yapmaya başladı. Dursun Koç, "Ben yarışlara kazanacak at çıkarıyorum. Kazanacağından umudum olmayan atı yarışa sokmam. Yarışa da at soktum mu o at mutlaka birinci olur. Çünkü ben attan ve binicilikten iyi anlıyorum. Oğlumu da böyle yetiştirdim torunlarımı da aynı şekilde eğitiyorum. Atalarımız demiş ki "Atın bir ayağı da binicidir'. Bu söz unutulmamaları. Gerçekten de binicilik çok önemli. Atın kafa yapısı, yaşı, cinsi, yürüyüşü bile çok çok önemli. Onun için ben işimi biliyorum. Benim at sevdam 69 yıldır var. Nerede bir yarış duysam soluğu orada alırım. Selim ilçesinin çukur köylerinde ki cirit müsabakalarını bile gider izlerim. Benim ahırımda at olmasa o ahıra girmem ve efkarımdan evimde bile moralim bozuk olur. Onun için atsız durmadım ve ahırım hiç atsız kalmadı" diye konuştu.

Dursun Koç, İngiliz atı olan "Kelebek" ismini verdiği atının 3'üncü yaş gününü kutladıklarını söyleyerek, "Türkiye'de bir atın doğum gününü kutlayan ilk kişi benimdir. Ben ilkleri de seviyorum. Ata sporuna çok değer verdiğim, atları çok sevdiğim için doğum gününü bile önemsiyorum. Nefes aldığım sürece at sevdası bende devam edecek" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Ata doğum günü kutlaması

-Ata pasta yedirilmesi

-Geçlerin köydeki at yarışı

-Doğum günü kutlanan Kelebek isimli atın birinci gelmesi

-Atın ahıra alınması

-Dursun koç'un konuşması

-Torunlarına nasihatleri

=============

GENÇERİN SU BİDONUYLA KAYAK KEYFİ

KARS'ın merkeze bağlı Ağadeve köyünün gençleri elleriyle dağın tepesine çıkardıkları ağır su bidonlarıyla kayarak eğleniyor.

Ağrı'ya 30 kilometre uzaklıkta iki dağın arasında kurulan Ağadeve köyü, yazın yeşillikten geçilmezken kışın aylarca beyaz örtüyle kaplanıyor. Halkın "ikiz dağlar" ismini verdiği dağlar, kışın çocuk ve gençlerin en büyük eğlence mekanı haline geliyor. Bir metreyi aşan karın bulunduğu dağ, çocuk ve gençlere kayak imkanı sunuyor. Köydeki gençlerin en büyük eğlencesi su bidonlarıyla kayak yapmak. Sabah erken saatte kalkıp köydeki işlerini tamamlayan gençler dinlenmeye geçmeden sonra spor aktivitesi olarak belirledikleri kayak kaymayı ihmal etmiyor.

Gençlerin kayak takımı ise ağır su bidonları. İp bağladıkları bidonlarıyla dağı tırmanmaya başlayan gençler ilk önce köy içinden geçen dereyi aşmak zorunda. Yoğun karda yürümekte bile zorlanan gençler bidonların da verdiği ağırlıkla bol miktarda enerji kaybederek yola koyuluyor. Kara bata çıka dağa tırmanmayı başaran gençler, yüz üstü uzandıkları bidonlarla kaymaya başlıyorlar.

Bidonla kaymaktan büyük zevk aldıklarını söyleyen gençler, "Bu da bizim köy usulü kayağımız. Bidonlarla kaymak bize adrenalin yaşatıyor. Bundan da büyük keyif alıyoruz" dedi.

Gençleri heyecanla izleyen çocuklar ise geri dönüş yolculuğunda bidonlarla kayarak eğleniyor. Kara batan, karda yuvarlanan çocuklar kar keyfini gönüllerince tadıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Gençlerin bidonlarla dağa doğru yola çıkması

-Kara bata çıka yürümeleri

-Dağa tırmanmaları

-Dağdan kaymaları

-Konuşmaları

-Köye doğru geri dönmeleri

-Çocukların bidonlarla kayması

-Çocukların kar eğlencesi

================

74 YAŞINDA 50 YILDIR KAYAK ÖĞRETİYOR

TÜRKİYE'nin ilk kayak öğretmenlerinden biri olan 74 yaşındaki Erzurumlu Yıldırım Budak, 50 yıldır görevini sürdürüyor. Türkiye'nin dört bir tarafına dağılan birçok kayak öğretmenin de hocası olan Yıldırım, bugüne kadar 10 binin üzerinde kişiye kayak öğretti. Sağlıklı olmasını kayağa bağlayan Yıldırım, son nefesine kadar sporu bırakmayı düşünmediğini ve 3 oğlunun da kayak öğretmenliği yaptığını söyledi.

Evli 3'ü erkek toplam 5 çocuk babası Budak Yıldırım, uzun yıllar Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü'nde kayak öğretmeni olarak görev yaptı. 1992 yılında emekli olan Budak, Palandöken'de özel olarak kayak öğretmenliği yapmaya başladı. Türkiye'nin kayak merkezlerinde görev yapan birçok kayak öğretmenin hocası olduğunu belirten Budak bugüne kadar 10 binin üzerinde kişiye bu sporu öğrettiğini söyledi. 3 oğlunun da kendisi gibi kayak merkezlerinde kayak öğretmenliği yaptığını ifade eden Budak, "Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü'nde kayak öğretmenliği yaparken çocukları yetiştiriyorduk. 1992 yılında emekli oldum ve Bursa Uludağ'da 14 yıl kayak öğretmenliği yaptım. Erzurum'a döndüm ve mesleğimi Palandöken'de sürdürmeye başladım. İki kızım, üç oğlum var. Oğullarımın üçü de benden örnek alarak kayak hocası oldu. Ben 67 senedir kayak yapıyorum, 50 yıldır da kayak hocasıyım. 5 yaşından beri kayıyorum. Dünyanın en güzel sporu kayaktır. Hele ki Erzurum gibi bir şehirde yaşıyorsan. Ortam çok güzel, kar güzel her imkan var. Ömrüm olursa bir kaç yıl daha bu işi yapmayı istiyorum" diye konuştu.

Yıldırım Budak'tan kayak dersi alan Nisa Bengisu ise "Kayağı yeni öğrenmeye başladım. Hocamıza çok güveniyoruz. Kayak yapmak oldukça eğlenceli" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Yıldırım Budak öğrencilerine ders vermesi

-Yıldırım Budak ile röp

-Yıldırım Budak öğrencileri telesiyeji binmesi

-Yıldırım Budak öğrencileri ile kayak yaparken

-Kayak kursu alan öğrencilerle röp

=====================

'10 YIL YAŞAR" DENİLEN ARDA'NIN HAYALİ, GERÇEK OLDU

haberleştirdiği donanımlı bebek arabası ihtiyacı, yardım derneği tarafından karşılandı. Ailesi, gezmeyi çok seven Arda'yı bu sayede dışarıda rahatça dolaştırmaya başladı.

Genç ilçesinde yaşayan Abdullah ve Nihal Ortak çiftinin 2004 yılında doğan ikinci çocukları Bilal, beyin ve beyincik arasında gelişen yağ bezesi nedeniyle 2010'da hayatını kaybetti. Çift, 2012'de dünyaya gelen oğulları Arda'da da benzer hastalık belirtileri görünce hastaneye başvurdu. Arda'ya halk arasında "balık pulu" olarak da bilinen iktiyozis hastalığı ile orta bilişsel gelişmede gecikme teşhisi koyuldu. Ailesi, beyin ve beyincik arasında gelişen yağ bezesi nedeniyle doktorların "10 yıl yaşar" dediği Arda'yı İstanbul'a götürdü. Burada da sonuç alamayan Abdullah Ortak, işini bırakıp, oğluyla ilgilenmeye başladı.

nın haberinin ardından yardım derneği tarafından karşılandı.

'DIŞARI ÇIKACAK, DİYE ÇOK SEVİNDİ'

Hayırsever tarafından Arda'ya çizgi film izleyebilmesi için tablet hediye edildiğini söyleyen Abdullah Ortak, bebek arabasına da kavuştuklarını belirtti. Dernek yetkililerine teşekkür eden Ortak, "Oğlum Arda'nın tekerlekli araba ihtiyacı giderildi. Aracı olan arkadaşlardan, getirip, götürenlerden Allah razı olsun. Dışarı çıkacak, diye çocuğum çok sevindi. Bir gazeteci ise evimizin 1 yıllık internet abonelik ücretini üstlendi. Allah razı olsun" dedi.

Görüntü Dökümü

----------

Arda'ya tekerlekli arabanın götürülüşü

Arda'nın tekerlekli arabaya bindirilişi

Baba Abdullah Ortak'ın konuşması

Genel ve Detay görüntüler

==========================

HAYDİ POLİSLERİ, SOKAK HAYVANLARINA SAHİP ÇIKIYOR

KONYA'da, İçişleri Bakanlığı talimatıyla İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde kurulan Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Büro Amirliği (HAYDİ) ekipleri, sokak hayvanları için çalışıyor. Hayvanlara yiyecek bırakan ekipler, şiddet olaylarında da hemen müdahale ediyor. Kurulduğu günden bugüne 315 ihbarı değerlendiren ekipler, 5 kişi hakkında adli işlem, 27 kişiye ise "Hayvanları Koruma Kanunu'na muhalefet'ten 251 bin 213 TL ceza uyguladı; 48 yasaklı ırk köpeğe de el koydu.

HAYDİ polisleri, geçen yılın Eylül ayında, Asayiş Şube Müdürlüğü bünyesinde kuruldu. Bugüne kadar hayvanlara yapılan şiddetin önüne geçmeye çalışan HAYDİ ekipleri, en küçük ihbarı bile değerlendiriyor. İhbarın yanı sıra sosyal paylaşım sitelerini de takip eden ekipler, burada hayvanlara yönelik şiddet ve benzeri içeriklere rastladığında SİBER Suçlarla Mücadele ekipleriyle birlikte video paylaşanların adresini belirleyip, gerekli yasal işlemi başlatıyor.

27 KİŞİYE 251 BİN LİRA CEZA

Ekibin çalışmasını anlatan HAYDİ polisi, "HAYDİ Amirliği kurulduğu günden bugüne kadar toplam 315 ihbarı değerlendirdi. Gelen ihbarlar sonucu 5 kişiye "mala zarar vermek'ten adli işlem uygulandı. 20'si yasaklı ırk köpek olmak üzere 27 kişiye, "Hayvanları Koruma Kanunu'na muhalefet'ten toplam 251 bin 213 TL idari para cezası uygulandı. 48 yasaklı ırk köpeğe de el koyuldu. El koyulan köpekler, belediyelerin de yardımıyla barınaklara teslim ediliyor ve ömrünün sonuna kadar orada ihtiyaçları karşılanıyor" diye konuştu.

Şiddete uğramış veya yardıma muhtaç hayvanlar için 112 Acil Çağrı Merkezi'nin yanı sıra cep telefonları için oluşturulan "HAYDİ" uygulamasıyla da vatandaşın ihbarda bulunabileceğini dile getiren HAYDİ polisi, "'HAYDİ" uygulaması sadece yardıma muhtaç hayvanlar için değil. Bu uygulamayla hayvana karşı işlenen tüm suç ve kabahatlere karşı işlem yapma yetkisine sahibiz. Hayvana karşı işlenen suçu gören vatandaşlar "HAYDİ" uygulamasıyla bize ulaşabilirler" dedi.

'HER İNSAN GİBİ VİCDANIMIZ VAR'

Konyalıların ilgisinden mutlu olduklarını belirten HAYDİ polisi, "Vatandaşın ilk tepkisi şaşkınlık oluyor. İlk önce bizi ve "HAYDİ" uygulamasını soruyorlar. Gerekli şekilde vatandaşımıza anlatıyoruz. Birimin kurulmasından hep olumlu tepkiler aldık. Biz yolda gördüğümüz yaralı bir hayvana veya yardıma muhtaç hayvanlara da el uzatıyoruz. Belediyeler aracılığıyla da gerekli tedavilerini yaptırıyoruz. HAYDİ polisiyiz ve her insan gibi vicdanımız var. Normal vatandaş gibi hayvanları koruma bilinciyle görevimizi severek, yapıyoruz" diye konuştu.

Görüntü dökümü:

------------------------------------

-Haydi polisinin sokak hayvanlarına mama bırakmasından havadan görüntüler

-Haydi polisinin sokak hayvanlarına mama bırakmasından detaylar

-Haydi polisinin köpekleri sevmesi

-polis memurunun konuşması

==========================

DHA

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler