Tarih Vakfı Başkanı Prof.dr. Alkan: 14 Mart Tıp Bayramı, Sadece Türkiye'de Kutlanır
ANTALYA Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin (ANSİAD) toplantısına katılan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası...
ANTALYA Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin (ANSİAD) toplantısına katılan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih ABD Başkanı ve Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö.Alkan, "14 Mart Tıp Bayramı dünyada sadece Türkiye'de kutlanır; çünkü 14 Mart 1827 yılında Türkiye'de açılan ilk tıp fakültesinin açılış günüdür" dedi.
ANSİAD'ın 2023 yılı faaliyet dönemi 4. Olağan Toplantısı, Akra Oteli'nde düzenlendi. ANSİAD Üyesi Prof. Dr. Yusuf M. Örnek'in başkanlığındaki toplantının onur konuğu İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih ABD Başkanı ve Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan'dı. Alkan, dernek üyelerine, "Bağımsızlık mücadelesinde Cumhuriyet'in kurucu değerleri: Seçim, Temsil ve Meclis" başlıklı sunum ve Türkiye'nin seçim tarihine yönelik bilgiler paylaştı.
'DEPREM VE SEÇİMİ AYNI CİDDİYET VE HASSASİYETLE YÖNETMEK DURUMUNDAYIZ'
Toplantının açılış konuşmasını yapan ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Akın Akıncı, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle sağlık çalışanların bayramını kutladı. Başkan Akıncı, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta gerçekleşen deprem ve 14 Mayıs'ta yapılacak genel seçimlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Akıncı, "Ülkemiz Cumhuriyet tarihimizin en önemli günlerini yaşamaktadır. Bir yandan 6 Şubat'ta yaşadığımız ve asrın felaketi olarak tarihe geçen Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin etkileri ülkemizde devam ederken diğer yandan da ülkemiz 14 Mayıs'ta gerçekleşecek Cumhuriyet tarihimizin şu ana kadarki en önemli seçimine hazırlanıyor. Ülke olarak bu çok önemli 2 gelişmeyi aynı ciddiyet ve hassasiyetle yönetmek durumundayız" dedi.
Başkan Akıncı, "11 ilimizi doğrudan olmak üzere bütün ülkemizi etkileyen büyük deprem felaketinden etkilenen tüm vatandaşlarımızı ve illerimizi ayağa kaldırmak için çaba gösterirken aynı zamanda hep birlikte belki de bundan sonraki Türkiye'nin yönetim biçimine karar vereceğimiz seçimi yaşayacağız. Bu noktada ülkemizin bütün STK'larına, meslek odalarına ve tüm iş dünyasına her zamankinden daha fazla görev ve sorumluluk düşüyor. Evsiz, işsiz kalan, yakınlarını kaybeden, geleceklerini kaybeden milyonlarca depremzedelerimize tekrar güç, umut ve moral olmamız gerekiyor. İşte o güç, umut, moral hep birlikte bizler olmalıyız ve olacağız, bundan hiç kuşkum yoktur" diye konuştu.
CUMHURİYET TARİHİNİN EN ÖNEMLİ SEÇİMİ
ANSİAD Başkanı Akın Akıncı, sözlerine şöyle devam etti;
"Diğer yandan yine Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimini yaşayacağımız 14 Mayıs tarihine ilerlerken de çağdaş laik, hukukun üstünlüğünü gözeten güçlü bir Türkiye içinde iş dünyası olarak üzerimize düşen görevleri yerine getireceğimizden aynı şekilde hiç kuşkum yoktur. İçinde bulunduğumuz bu iki tarihi sorumluluk konusunda vereceğimiz sınavın sonuçları büyük ihtimalle ileride tarih kitaplarına geçecektir."
'14 MART TIP BAYRAMI DÜNYADA SADECE TÜRKİYE'DE KUTLANIR'
"14 Mart Tıp Bayramı dünyada sadece Türkiye'de kutlanır; çünkü 14 Mart 1827 yılında Türkiye'de açılan ilk tıp fakültesinin açılış günüdür" diyen ANSİAD'ın konuğu İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih ABD Başkanı ve Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan, "Üstelik ilk kez, İşgal altındaki İstanbul'da 14 Mart 1919'da kutlanmışır. O günden beri de biz bu tarihi Tıp Bayramı olarak kutluyoruz. Dolayısıyla dünyada başka bir yerde kutlanmaz ve bu bile bize 19. yüzyılın ve Millî Mücadele döneminin ne kadar önemli olduğuna dair bize bir mesaj veriyor" dedi. Türkiye'nin seçimlere giderken Cumhurbaşkanlığı, hükümet sistemi, TBMM ve seçim gibi birtakım kavramların tartışıldığına dikkat çeken Prof.Dr. Alkan, "Biraz belki bunun geçmişine bakmamız lazım. Bu bizim tarihimizde bir anlam ifade ediyor mu? Yoksa hakikaten 2017'de ifade edildiği gibi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerken bu bizim geleneğimizde mi var? Bu hükümet bizim geleneğimizde mi var yoksa başka bir şeyler mi var? Cumhuriyet'in kurucu kavramları ve değerleri olarak meşru bir siyasal mücadele aracı olarak "seçim, temsil, meclis" ve bunun sonucu zafere giden bir Türkiye var. Çünkü bu üç kavram ve değer Türkiye'yi ulaştırdığı nihai yer askeri, siyasi ve diplomatik gibi birçok bakımdan zaferdir" dedi.
'TÜRKİYE TARİHİNİN EN ZOR 4 YILIDIR'
Alkan, sözlerine şöyle devam etti;
1918- 1922 yıllarının Türkiye tarihinin en zor 4 yılı olduğunun altını çizen Alkan, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bu 4 yıldan daha zor ikinci bir dönemi olmadı. 30 Ekim 1918'de adeta her şeyin sona erdiği Mondros Mütarekesi imzalandı. Ülkenin işgal, tahliye ve küçülmesi başladı. 10 Ağustos 1920'de Sevr Anlaşması'yla Türkiye paylaşıldı ve Türkiye'ye Anadolu'nun ortasında küçücük bir topak bırakıldı. Küçücük bir köylü devleti. Çetin ve zorlu bir Millî Mücadele süreci sonunda 11 Ekim 1922'de de bir Mudanya Mütarekesi imzalandı ve Sevr Anlaşması yırtılıp atılmış oldu. Lozan görüşmeleri bunun üzerine başladı."
'TÜRKİYE, BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI İLE HESAPLAŞMIŞTIR'
"Türkiye'nin 30 Ekim 1918 Mondros mütarekesi nedir? Büyük bir savaş yaşanmış ve o savaşın sonunda ateşkes imzalanmıştı, çünkü Osmanlı bütün cephelerde yenilmiştir. Belki hemen aklınıza Çanakkale Zaferi gelecektir, ama o dönemsel büyük bir zaferdir. Sonuçta o sırada geçilemez olan Çanakkale'den gelerek, 13 Kasım 1918'de 61 parçalık itilaf donanmasının İstanbul'a büyük bir törenle girdi ve demirledi. Birinci Dünya Savaşı çok büyük bir yenilgiydi. Türkiye, birinci Dünya Savaşı ile hesaplaşmamıştır."
Savaşın bitiminde Mondros Mütarekesi'nin imzalandığını, sonrasında padişahın Osmanlı Parlamentosunu kapattığını anlatan Alkan, şunları söyledi;
"Ülke fiili olarak işgal edilmeye başlamıştı. 1919 yılı İşgal edilmekte olan bir ülkenin her aşamada meşru bir zemine dayanarak seçime dayalı, temsil niteliği olan bir parlamento açarak, işgale karşı mücadeleyi bu meclis aracılığıyla yürütme kararının hayata geçirildiği bir yıl oldu. Ekonomik, siyasal, toplumsal açıdan olduğu kadar İspanyol nezlesi denen salgının da yaşandığı sağlık açısından olumsuz ortamda, Sivas Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul hükümetiyle pazarlığı neticesinde, seçim, temsil ve meclis diye ısrar ederek hem son Osmanlı Parlamentosu açılması sağlandı, hem de İstanbul işgal edilip bu parlamento kapatılınca, yine Mustafa Kemal Paşa'nın davetiyle 23 Nisan'da Ankara'da yeni bir meclis açıldı. Açılan meclis güçler birliği sistemi ile çalıştı. Yani yasama, yürütme ve yargı mecliste toplanıyordu. Üstelik orduların başkomutanı da TBMM idi. Meclisin reisi de Mustafa Kemal Paşa'ydı. Askeri savaşı, siyasi mücadeleyi ve diplomatik mücadeleyi bu meclis yürüttü. Seçimle oluşan, temsil niteliğine sahip bu Meclis, seçim ve temsil kurumlarıyla birlikte Cumhuriyet'in de başlıca değeri oldu."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.